Sağlık Kütüphanesi / Kolokteral Kanserler
Kolokteral Kanserler
Bu makaleyi sesli dinleyin

Kolon Kanseri

Kalın bağırsak (kolon ve rektum) sindirim siteminin son kısımlarını oluşturan ve kaslarla çevrili bir organdır. Görevi su dengesini sağlamak, sindirilmiş besin atıklarını depolamak ve atıkların vücuttan boşaltılmasını sağlamaktır. Kolon ve rektum kanserleri benzer özellikleri nedeniyle kolorektal kanserler olarak incelenmektedir.

Kolon kanserlerinin en sık görülen türü, kalın bağırsaklardaki bez yapılarından ve epitelden köken alan “Adenokarsinom”dur.

Kolon Kanseri Kimlerde Görülür?

Kolorektal kanserler yaş ilerledikçe daha sık olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kanser oluşumu tüm kolonda görülmekle birlikte rektum ve anal bölgeye yaklaştıkça daha sık gözlemlenmektedir.

Kadın ve erkekte benzer sıklıklarda görülen kolorektal kanserler, toplumların gelişmişliği arttıkça daha sık görülmektedir.

Ülkemizde hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık görülen kanser türleri arasında 3. sırada yer almaktadır.

Kolon Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?

Kolon kanseri ile aşırı yağlı ve fast food tarzı yeme kültürü arasında bir ilişki vardır. Artan kırmızı et tüketimi ile de kolon kanseri arasında bir ilişki gözlemlenmiştir. Bu tür diyetin temel özelliği; özellikle hayvansal olmak üzere yüksek yağ ile düşük kalsiyum, fiber ve folik asit içermesidir.

Sebze ve meyve tüketimi kolorektal kanserden koruyucu olarak dikkat çekerken sigara içmek de kolon kanseri sıklığını artırmaktadır.

Kanserlerin çoğunluğu bireysel olarak gelişirken ailesel genetik sendromlarla da kolon kanseri riski artmaktadır. Bu genetik ilişki %10 oranında görülür. Ailesel kolon kanseri hikayesi ya da kişinin daha önce kolon kanseri geçirmesi, kolon kanseri için risk oluşturmaktadır. Kolonda çoğunluğu kanser olmayan poliplerde de zamanla kansere dönüşüm görülebilmektedir. Bu nedenle bu poliplerin alınması ve hastaların yakın takibi gereklidir. Bazı ailelerde ise kolon kanseri, ailesel veya genetik olarak geçen öncü hastalıklar olmaktadır. Bu hastalar diğer hastalara göre daha genç olmakta ve ailede birden çok kişide aynı veya benzer kanserler görülmektedir.

Kolon Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Kolorektal kanserlerde yakınmalar başka hastalıklarda da görülebilen genel şikayetlerdir. Özellikle defekasyonda gaita ile olan kanama toplumda sık olarak hemoroidde de görülebilmektedir. İshal ve bunu takip eden kabızlık atakları, defekasyon sonrası rahatlayamama, gaitanın incelmesi veya şekil değiştirmesi, karın ağrısı dikkati çekebilecek yakınmalardır. Sonradan ve ileri yaşta gelişen kansızlıkta, başta kalın bağırsak olmak üzere tüm sindirim sisteminin kanser yönünden incelenmesi şarttır.

Kolon Kanseri Tanısı Nasıl Konur?

Kolorektal kanser tanısının temelini endoskopik incelemede elde edilen biyopsi parçalarının patolojik incelenmesi oluşturur. Diğer yöntemler tanıyı düşündürmekle beraber parça incelemesi yapılmadan kesin bir kanıya varmak mümkün değildir. Kolonoskopide elde edilen tüm parçalar patolojik olarak incelenmelidir. Tümör markerlarından (belirteç) özellikle Karsinoembriyonik Antijen (CEA) kolon kanserinde sık yükselir ama sadece kolon kanserine özgü değildir. İnflamasyonda ve benign (iyi huylu) tümörlerde ve diğer kolon dışı kanserlerde de yükselebilir.

Kolon Kanserinde Evreleme Nasıl Yapılır?

Kolorektal kanserler 4 evrede incelenmektedir. İlk 2 evrede kanser sadece bağırsak duvarında yerleşmiştir, çevre dokulara lenf nodlarına ya da uzak organlara yayılmamış demektir. Evre 3’de hastalık bağırsak çevresindeki lenf nodlarına yayılmıştır. Evre 4’te ise başta karaciğer ve karın içi boşluğu olmak üzere uzak organlara yayılmış demektir. Evre ilerledikçe beklenen yaşam süresi azalmakta, tedavi seçenekleri de önemli değişikliklere uğramaktadır.

Kolon Kanseri Tedavisi

Kolorektal kanserlerin tedavisinde cerrahi radyoterapi, kemoterapi veya hedeflenmiş biyolojik tedaviler kullanılmaktadır. Kolon kanserlerinde kolostomi ismi verilen anal kanalın kapatılarak bağırsak ağzının karın ön duvarına ağızlaştırma işlemi nadiren gerekli olan rahatlatıcı bir cerrahidir. Nadiren tamamen kalıcı olması gerekir. Gelişen teknikler ve yeni kolostomi sistemleri kolostomilerin bakımını ve kolay kullanımını geçen yıllara göre belirgin derecede artırmıştır. Pek çok hastamız kolostomi ile günlük aktif hayatlarına, öğrenimlerine, iş ve çalışmalarına devam edebilmektedir. Cerrahi olarak hastalıklı bölgenin çıkarılması hem kolon hem de rektum bölgesi kanserleri için özellikle hastalığın bağırsak duvarında sınırlı kaldığı hastalarda vazgeçilmez temel tedavi yöntemidir.

Radyoterapi rektum lokalizasyonunda uygulanmakta, kolon bölgesinde çok fazla tercih edilmemektedir. Kemoterapi ve radyoterapi ile rektum bölgesinde anal kanal fonksiyonlarını korumak ve kolostomiden kaçınmak mümkün olabilmektedir. Bu hastalar mutlaka cerrahi, radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji iş birliği ile tedavi edilmeli ve hastanın durumuna en uygun karar ortak konseyde verilmelidir.

Kolorektal kanserlerin evre 2 ve 3 hastalıklarında cerrahi sonrası uygulanan kemoterapi yaşamı uzatmaya katkı sağlamaktadır. Tedavi süresi yaklaşık olarak ameliyat sonrası 6 ay sürmektedir. Tedavi, 2 veya 3 haftalık aralıklarla verilmektedir. Rektum bölgesi için bu hastalara ek olarak radyoterapi de vermek gerekmektedir. Kemoterapi alanındaki gelişmeler sayesinde port kateterler ile 24 ile 48 saat arasında süren infüzyon şeklindeki kemoterapilerin evde verilmesi mümkün olmuştur. Port kateterler, boyun damarlarından takılan ve haznesi göğüs duvarında cilt altında bulunan kateterlerdir. Bu kateterler vücutta yerleştikleri alanda yıllarca güvenle kalabilirler.

Kemoterapi

İleri evreli hastalıklarda kemoterapi temel tedavi seçeneğini oluşturmaktadır. Kolorektal kanser diğer kanserlerden ayrı olarak karaciğer ve akciğer yayılımları gösterse bile cerrahi olarak tedavi edilebilmektedir. Eğer karaciğer ve akciğerde yayılmış tümör hemen cerrahiye uygun ise bu hastalara bağırsak ameliyatı ile karaciğer ve akciğerden tümör rezeksiyonu uygulanabilir. Hemen cerrahi imkânı yok ise kemoterapi sonrası bu imkâna ulaşılabileceği için bu yönden dikkatle takip edilmelidir.

Kemoterapide son 10 yılda hem klasik ilaçlarda hem de biyolojik hedeflenmiş ilaçlarda çok önemli gelişmeler sağlanmıştır. Bu gelişmeler tedavi almayan bir hastanın beklenen yaşam süresini 5-6 kat artırabilecek düzeydedir. Bu nedenle kolorektal kanserler mutlaka sistemik tedavi şansına ulaşmalıdır. Bugün ortalama beklenen yaşam süreleri ileri evrelerde 2-3 yıl civarında seyretmektedir. Ülkemizde çok önemli ilaçlar sosyal güvenlik şemsiye altında hastaların ulaşımına sunulmaktadır. Damar yapısını hedefleyerek tümör damarını bozarak etki eden biyolojik hedefli ilaçlarla birlikte bağrrsak epitelinin büyümesinde rol alan biyolojik yapıyı durduran akıllı ilaçlar kliniğimizde yaygın olarak kullanılmaktadır.

Genetik Testler

Kemoterapiye eklenen akıllı ilaçların seçiminde KRAS - NRAS - BRAF gen analizi yol göstericidir.  Bu genlerin bozulmamış olduğu doğal durumlarda epitel büyüme faktörü baskılanması etkilidir. Diğer durumda damar epitel büyüme faktörü etkilidir. Son yıllarda sağ ya da sol kolonda kanserin varlığı da tedavi için karar verdirici bir faktördür. 

İmmunoterapi

Kolon kanserin yaklaşık %5’i MSI-H genetik özellikler göstermektedir. Bunun anlamı immunoterapiye duyarlı alt grup olduğudur. Yeni immunoterapiler bu hasta grubunda kullanılabilir.

Kemoterapinin Yan Etkileri

Kemoterapinin bazı yan etkileri hastalarımızın ve yakınlarının takibinde olmalıdır. Bunlar ilacı uyguladığımız günlerde gördüğümüz; bulantı, kusma, halsizlik, güçsüzlük ve ishaldir. Bu sorunlarla önerilen önlemlerle baş edilemiyorsa mutlaka doktorunuza veya acil servise başvurulmalıdır. Bu dönemde alınacak çok küçük tedbirler çok büyük sorunları önlememizi sağlayacaktır. Tedavinin ilk haftasında önemli sorunlarla sıklıkla karşılaşılabilmektedir. Bu dönemde yine ishal, ağız-boğaz yaraları ve kan düşüklüğüne bağlı ateş karşımıza çıkabilir. Özellikle 38 dereceyi geçen ateş her zaman acile başvurma sebebidir. Bu durumda kan düşüklüğü ile beraber ateş varsa hastalarımızın hastaneye yatırılması ve antibiyotik tedavisi alması uygun olacaktır. Kemoterapi alan hastaların hipotansiyonları gelişirse, ateş, kontrol edilemeyen bulantı, kusma ve ishalleri olursa mutlaka acil servise ya da doktorlarına ulaşmalarını önermekteyiz.

Kolokteral Kanserden Nasıl Korunulur?

Kolorektal kanser tedavi edilebilir olduğu kadar erken tanınabilen bir kanserdir. Elli yaş üzeri insanlara yılda bir gaitada gizli kan tahlili yapılarak toplum taramaları yapılması, kanserin erken teşhisinde etkili olduğunu bildiğimiz bir yöntemdir. Ayrıca belli aralıklarla yapılan kolonoskopi incelemesi de yararlıdır.

Kolokteral Kanserde Tedavi Sonrası Takip Nasıl Olmalıdır?

Tedavi sonrası hastaların, hastalığın tekrarı veya başka bağırsak bölgelerinde yeni gelişebilecek kanserler için takip edilmeleri şarttır. Tedavi sonrası ilk iki yıl; 3 - 6 ayda bir, sonrasında beşinci yıla kadar 6 ayda bir takibe devam etmelidir. Beşinci yıldan sonra tüm sağlıklı insanlar gibi kolorektal kanser geçirmiş hastalar da yılda bir kez sağlık kontrolünden geçmelidirler.

 

 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
?>
Whatsapp Destek